— Kamil KARAAĞAÇ
TEKEL işçilerinin direnişi işçi sınıfının son dönemdeki en önemli mücadele deneyimidir. Bu mücadele belli uğraklardan geçmiş ama işçiler açısından henüz son söz söylenememiştir.
TEKEL işçilerinin mücadelesiyle iş güvencesi yerine dayatılan 4-C uygulaması yani kuralsız ve esnek çalıştırmaya ilişkin işçi sınıfında bir bilinçlenmenin ve akabinde karşı duruşun şekillendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. TEKEL işçilerinin kendi aralarında sağladığı birliğin başta kendileri olmak üzere işçi sınıfına bir özgüven kazandırdığı da herkesin malumu. İşçilerin mücadele sürecinde AKP’nin emek karşıtı politikaları teşhir olmuş, demokrasi maskesi düşmüştür. Kardeşliğe yönelik açılımı kimlerin yapmaya muktedir olduğu gözler önüne serilmiştir. Bütün bu söylenen ve buna benzer söylenebilecek olan olumlu sonuçların yanı sıra bir şeyin daha sorgulanmasına da ışık tutmuştur. Aygıt meselesi. Bu öyle bir mesele ki mücadeleyle belli bir noktaya getirilmiş bütün olumlu gelişmeleri ters yüz edebilecek bir karaktere sahip. Bu mesele TEKEL işçilerinin mücadelesiyle ortaya çıkmamıştır. Kökü hem Türkiye’de hem de dünyada çok daha öncelere gitmektedir. Yeni olan TEKEL işçilerinin mücadelesinin başarılı olmasının aynı zamanda bu meselenin çözümüyle yakından bağlantılı olmasıdır.
Nedir bu aygıt meselesi?