Üç koldan yürüyüşe geçen Filistinliler: “Biz varız ve tek bir halkız!”
Hem Batı Şeria, hem Gazze ve hem de 1948’den beri adına “İsrail” denilen işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinliler, 15-20 yaş grubu gençliğin öncülüğünde, FKÖ ve HAMAS önderliklerinin bayraklarını bir kenara atıp sadece geleneksel Filistin bayraklarıyla yürüyüşlere geçerek Siyonizme ve onun destekçisi emperyalizme karşı ayaklanmış durumdalar.
Laik ve demokratik tek bir Filistin Devleti dışındaki her “çözüm” yalandır!
Filistin tarihinde bir ilk olan bu yeni durumun başını çeken kuşak, 1993 Oslo “Anlaşmaları” ile büyümüş bir kuşaktır. Emperyalizmin öncülüğünde gerçekleşen bu sözde barış “anlaşması”nın aradan geçen yıllar içinde aslında nasıl da İsrail devletinin saldırganlığına zemin hazırladığına tanık olmuş bir kuşaktır. İki devlet “çözümü”nün tarihsel Filistin’in daha da parçalanmasına sebebiyet verdiğini kendi canlı gözlemleriyle izlemiş bir kuşaktır. Barışın tek yolunun Siyonist İsrail devletinin yıkılıp, onun yerine tarihsel Filistin toprakları üzerinde bütün dinlerden insanların hep birlikte barış ve kardeşlik içinde yaşayacakları demokratik ve laik tek bir Filistin devletinden geçebileceğini kavramış bir kuşaktır. Gerçekten de hem Müslümanların, hem Yahudilerin ve hem de Hristiyanların bir arada dostça yaşayabilecekleri tek devlet ancak laik ve demokratik bir Filistin olabilir.
Hem Batı Şeria, hem Gazze ve hem de işgal altındaki topraklarda aynı anda!
Kudüs’te İsrail güvenlik kuvvetlerine direnenler onlar. Batı Şeria’da kentlerde, köylerde, üniversitelerde eylemler örgütleyenler, Filistin’in içine birer kama gibi sokulmuş tepeden tırnağa silahlı İsrail karakollarına ellerine geçirdikleri taş ve bıçaklarla saldırı düzenleyen ve bu yolda hayatlarını yitirenler onlar. Gazze’de yüzlerce kişiden oluşan kortejlerle, oluşturulmaya çalışılan barbarlık timsali İsrail-Mısır ortak duvarlarına karşı kin ve öfkelerini haykıranlar onlar. Ve gene 1948 yılında İsrail devletinin kuruluşu sırasında işgal edilmiş olan Saknin, Nasıra ve Hayfa’nın yanı sıra birçok Arap köyünde sokaklara dökülerek Arap kitlelerinin öncülüğünü yapan ve onları “İşgale Hayır!”, “Kolonlara Hayır!” ve “Biz tek bir Filistin halkıyız!” sloganları altında peşlerinden sürükleyenler onlar. Bu durum geçmişteki bütün eylemlerden farklılık gösteriyor ve 22 yıllık Oslo sahtekârlığının artık herkesçe lanetlendiğinin, yılların kandırılmasının artık sona erdiğinin ilânı oluyor.
Mahmud Abbas yönetimi ne yapıyor?
Batı Şeria’da ve işgal altındaki topraklarda ayaklanan kitleler FKÖ’nün Mahmud Abbas yönetimini İsrail ve ABD emperyalizmi işbirlikçisi olmakla suçluyorlar. Bunda da çok haklılar, çünkü Abbas yönetimi oluşturulmuş polis kuvvetleriyle aslında İsrail Devletinin güvenliğini sağlamanın yanı sıra, direnen Filistinlileri tutukluyor, gözaltına alıyor, hatta işkenceye bile tabi tutuyor.
Hamas yönetimi ne yapıyor?
Hamas yönetimi şimdilik Abbas yönetimi kadar kitle mücadelesi düşmanlığı yapmıyor, ama o da kendi kontrolü dışındaki gençliğin başlattığı eylemlerden büyük rahatsızlık duyuyor, taraftarlarının bu eylemlere katılmasını engellemeye çalışıyor. Zaten Hamas da geçmişte FKÖ’nün savunduğu tek bir Filistin Devleti talebinden vazgeçtiğinden bu yana Filistinli kitlelerin desteğini giderek kaybetmeye başladı.
İsrail’de ne oluyor?
Filistin halkının 70 yılı aşkın süredir hem İsrail devletine, hem başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelere ve hem de bölgede statükonun korunmasını ve dolayısıyla İsrail ile işbirliğini savunan başta Suudi Arabistan, Katar ve Mısır olmak üzere bütün gerici Arap devletlerine (ki bunlara tabii ki Ürdün ve Suriye de dahildir) karşı sürdürdüğü kahramanca mücadele nihayetinde İsrail’de de sonuç vermeye başlamıştır. Nitekim geçenlerde İsrail’de Arap işçiler işten atılırken, aynı fabrikada çalışan ve toplam sayıları 300 civarında olan Yahudi işçiler de Arap kardeşlerine destek yoluna giderek İsrail hükümetinin politikalarına şiddetle karşı çıkmışlardır. Bu şimdilik küçük gibi gözüken örnek bile Yahudi kitlelerin Siyonizmden koptukları anda demokratik ve laik bir Filistin Devletinin yolunun nasıl sonuna kadar açılacağını ve bunun da emperyalizme nasıl büyük bir darbe vuracağının kanıtıdır.
İsrail’deki gelişmelerle ilgili son bir haber: İsrail İç Güvenlik Örgütünün yöneticisi İsrail’in Haaretz gazetesine verdiği demeçte, “Hayır, kimseyi kandırmaya gerek yok, Filistin’deki mevcut eylemler Filistin önderlikleri tarafından yönetilmiyor” diyor ve ekliyor: “Biz Filistin otoritesiyle tam bir işbirliği içindeyiz.”
(Bu yazı, Fransa’da yayınlanan “Informations Ouvrieres” adlı gazetenin 29 Ekim – 4 Kasım 2015 tarihli 375. sayısından derlenmiştir.)