“Dünya yeni bir döneme girdi: Özellikle Suriye’deki durumla bağlantılı olarak dünya düzeninin korunmasında önemli bir rol üstlenmiş olan AKP hükümetine karşı Türkiye’de gerçekleşen milyonların kitlesel seferberliği, Brezilya’da CUT’un ve diğer sendikal örgütlerin çağrısıyla gerçekleşen genel grevdeki büyük işçi katılımı, Portekiz’de Avrupa Birliğinin krizini derinleştirerek hükümetin geri adım atmasını sağlayan muazzam eğitimci eylemi ve en nihayetinde 33 milyon insanı sokağa dökerek iki yıl önce Mübarek rejimini deviren devrimi süreklileştirerek ilerletmeye çalışan Mısır’daki devrimci fırtına.
Dünyanın dört kıtasında patlak veren bu dört ayaklı sarsıntı ABD hakim sınıfları içindeki krizi ve paniği arttırdığı gibi, kendi iç çelişkilerini de şiddetlendirmiş bulunuyor. Bu gelişmeler, tartışmasız bir biçimde IV. Enternasyonal’in Tunus devrimiyle birlikte açılmış bulunan yeni döneme ilişkin tahlilini doğrulamıştır. Söz konusu olan, özel mülkiyet sisteminin genelleşmiş krizinin neden olduğu barbarlık sürecine karşı, emekçilerin ve halkların ne tür imkânları kullanarak mücadele edeceklerinin arayışı içine girdikleri bir yeni dönemdir. Yeni dönemin belirleyicisi olan bu arayıştır.”
(IV. Enternasyonal Uluslararası Sekretaryası)
Türkiye’de toplumun bütün sınıf ve tabakalarının kendi seslerini duyurdukları bu ortamda, ne yazık ki sadece işçi sınıfının devletten ve patronlardan bağımsız sesi duyulmamaktadır. Sadece işçi sınıfı bu araca sahip değildir. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sürekli devrimin başarısı Türkiye işçi sınıfının bütün haşmetiyle devreye girip hareketin öncülüğünü ele geçirmesiyle mümkündür. Bunun için önümüzdeki günlerde yeniden yükseleceğine kesin gözüyle baktığımız sınıf mücadelesinde işçi sınıfımızın kendi bağımsız sınıf partisini inşa etmesi bir zorunluluktur. Bu yolda, bütün işçi sınıfı militanlarını, kendi örgütlü sınıf yapılarını zorlayarak böyle kitlesel bir sınıf partisini inşa etmeye çalışmaları gerekiyor.
(Broşürü edinmek için bizimle temasa geçin ya da okumak için tıklayın.)