Fransa’daki milletvekili seçimlerinin anlamı:

[Bağımsız Demokratik İşçi Partisi’nin (POID) seçimlerin ilk turunun ardından yaptığı açıklamadır. Paris, 12 Haziran 2017] 

Çoğunluk sözünü söyledi

11 Haziran’da çoğunluk sözünü söyledi. Seçmenlerin çoğunluğunun beşinci Cumhuriyet’in tüm tarihindeki en yüksek oranla sandığa gitmeme tavrı ile (yüzde 51’in üzerinde) halk hükümetin meşruiyetini reddettiğini göstermiştir.

Beşinci Cumhuriyet rejiminde Ulusal Meclis ne işe yaramaktadır? Tüm yetkiyi kendi elinde toplamış olan Cumhurbaşkanı tarafından alınmış kararları tasdik etmek. Çoğunluk – özellikle de işçiler ve gençler- sandığa gitmeyerek bu saçmalığa razı olmadıklarını gösterdiler.

Bu nedenle 11 Haziran’da cumhurbaşkanlığı seçimindeki adayların tümü oylarının büyük bölümünü kaybettiler. “La République en  marche” [İlerleyen Cumhuriyet] Macron’un 23 Nisan tarihinde aldığı oyların 1,3 milyonunu kaybetti; Ulusal Cephe yaklaşık 4,5  milyon oy kaybetti; sağ yaklaşık 3 milyon oy kaybetti; “La France insoumise” [Boyun Eğmeyen Fransa] 4,5 milyon oy kaybetti, ki bu Melenchon’un aldığı oyların üçte ikisine denk geliyor ve yine Sosyalist Parti de 600.000 oy kaybetti. Tüm bu siyasal akımlar oy tabanlarının önemli bir oranını kaybettiler. Tümü reddiyeden paylarını aldı.

İlk turda seçmenlerin çoğunluğu, beşinci Cumhuriyet’in tüm tarihindeki en yüksek oranla sandığa gitmedi (yüzde 51’in üzerinde); ikinci turda oy kullanmayanlarla boş oy kullananların oranı bu kez yüzde 62’ye yükseldi.

Boyun Eğmeyen Fransa açısından, bu partinin yetkililerinin kibirli bir şekilde uyguladığı bölücü politikaların seçmenlerinin büyük bölümünün huzurunu kaçırdığı görüldü; özellikle de Beşinci Cumhuriyet’e son verme ve bir Kurucu Meclis seçme çağrısını ciddiye almış olan seçmenlerinin. Melenchon’un bir gayrimeşru koalisyon hükümetinde Macron’un Başbakanı olarak kendisini önermesi karşısında; ya da Ulusal Meclis’in “yetkilerini” övdüğünde ve burayı –Beşinci Cumhuriyet altında- grevler ve gösteriler yerine geçebilecek bir direniş çerçevesi olarak gösterdiğinde, seçmenlerinin kafalarının karışmamış olması mümkün müydü?

Şimdi ne olacak? Demokratik bakış açısıyla bu hükümet ve Ulusal Meclis’te sahip olduğu ezici çoğunluk gayrimeşrudur.

Ve bu gayrimeşru hükümet önümüzdeki haftalarda Çalışma Yasası’na, Sosyal Güvenlik sistemine, emekliliğe ve kalifikasyonlara yönelik saldırılar yapmaya ve Anayasadaki olağanüstü hali sürdürmeye niyetlidir!

Hangi hakla bunları yapacaktır? 

İşçi haklarını ve demokratik hakları ve kazanımları tehdit etmeye kararlı bu gayrimeşru hükümet ile müzakere edilecek veya karşılıklı danışılacak hiçbir konu yoktur.

Bu her şeyi imha etmeye niyetli azınlık hükümeti karşısında işçilerin kendi sarsılmaz birleşik cepheleri ile, gençlik ve işçi örgütleri ile bu hükümetin yıkım politikalarına karşı koymaktan başka çareleri yoktur.

Bağımsız Demokratik İşçi Partisi (POID) her koşulda birlik ve demokrasi için mücadele eder; bu ise Beşinci Cumhuriyet’in sonlandırılmasını, egemen bir Kurucu Meclis’in seçimini, Avrupa Birliği’nin dikte ettiği politikalardan kopulmasını gerektirir.

Sınıf mücadelesinin destekçisi olarak Bağımsız Demokratik İşçi Partisi işçilerin bu yolda ilerlemesine yardımcı olmak için yapılan tüm girişimleri destekleyecektir.

Bu siyasal kriz ve çürüme döneminde tüm Komünist Parti, Sosyalist Parti, Sol Parti, Boyun Eğmeyen Fransa üyelerine, destekçilerine ve sendika militanlarına kardeşçe çağrı yapıyoruz. Tartışmayı açmış olalım: Bir işçi sınıfı partisine ihtiyacımız var mı, yok mu? Gericiliğin planlarını yenilgiye uğratmak için işçilerin birleşik cephesini inşa etmemiz gerekiyor mu, gerekmiyor mu?  

Macron Gayrimeşrudur!

Buna rağmen V. Cumhuriyet kurumları ona Sosyal Güvenliği ve Çalışma Yasasından geri kalanları yıkmak için her türlü yetkiyi veriyor.

Bunu nasıl engelleyebiliriz?
Tabii ki işçi sınıfının birliğiyle!

Macron 7 Mayısta seçildi ama olgular onun son derece zayıf bir azınlığı temsil ettiğini gösteriyor.

Kanıtı:

Kayıtlı seçmenlerin yüzde 26’sı oy kullanmamışken;
Kayıtlı seçmenlerin yüzde 9’u boş ya da geçersiz oy kullanmışken;
Oy kullanan her üç seçmenden sadece birinin oyunu alabilmişken ve işçi mahallelerinde oy kullanmama oranı yüzde 50’leri aşmışken;
Yüzde 65’lik kullanılan oy üzerinden kayıtlı seçmenlerin yüzde 42’sinin oyunu alabilmişken seçildi.

Üstelik herkes biliyor ki almış olduğu oyların yarıdan fazlası, onun programına karşı oldukları halde sırf Le Pen’e karşı oldukları için verilmiş oylardır.

Gayrimeşru! Azınlığın Başkanı Sosyal Güvenliği ve Çalışma Yasasından geri kalanları yıkmak için saldırmak istiyor

Her beş seçmenden dördü Macron’un programını desteklememektedir. Dolayısıyla çok küçük bir azınlığın Başkanı olan bu şahsın hiçbir meşruiyeti yoktur.

Ancak V. Cumhuriyet kurumları öyle bir şekilde oluşturulmuştur ki seçmenlerin yüzde 20’sini temsil eden bir başkan elinin altında iktidarın yüzde 100’ünü tutabiliyor.

Ve Macron daha şimdiden bu iktidarın yetkilerini kullanarak;

Yaz aylarının hemen başından itibaren kanun hükmünde kararnameler ve Meclisin onay mecburiyetini ortadan kaldıran De Gaulle Anayasası’nın 49/3 Maddesine dayanarak Çalışma Yasasını tümüyle yıkarak El Khomri yasasını daha da sertleştireceğini;
Ertelenmiş ücret üzerine kurulu 1945 tarihli işçi kazanımı olan Sosyal Güvenlik Yasasının bel kemiğini oluşturan sağlık sigortasını ortadan kaldıracağını;
Adına “faydasız tedaviler” dediği sağlık ödemelerini daha sonra “lüzumlu tedaviler”i de ortadan kaldırmak üzere hiç bir şekilde yapmayacağını ilan ediyor.

Macron; El Khomri yasasına karşı milyonlar halinde ülkeyi sarsan işçi sınıfını cezalandırmak için bir avuç kapitalistle bankerin kendi çıkarları için kullandıkları bir araçtan başka bir şey değildir.

Bu hedefine varmak için de, hiç sıkılmadan –ki bu V. Cumhuriyet mantığına çok uygundur- işçi örgütlerinden bu planı hayata geçirmek için birlikte çalışma talebinde bulunmaktadır.

Dört bir yandan Le Pen’i yenilgiye uğratmış olmanın karşılıklı kutlamalarına tanık oluyoruz. Kuşkusuz Le Pen’in yenilgisi iyi, ama emekçiler ve işçi hareketi için şu iki sorunun cevaplanması da bir zorunluluktur: Bu noktaya nasıl geldik? Ve bu felaketi engellemek için ne yapmalıyız?

Buraya nasıl geldik?

Beş yıllık Hollande hükümeti, AB tarafından dayatılan 5 yıllık karşı-reformlar ve sosyal yıkım planları: Macron. Touraine. NAPTAM. NOTRe. El Khomri, Peillon, sorumluluk sözleşmesiyle, fabrikaların, hastanelerin, okulların, postanelerin kapatılmasıyla ve sendikacılarla gençlere uygulanan baskılarla.
İllerde, bölgelerde ve belediyelerde bütün “sol” partiler (“Boyun Eğmeyen Fransa”yı destekleyenler dahil olmak üzere) aynı kemer sıkma politikalarını, postanelerin personelini azaltarak, kamu hizmetlerini AB Komisyonunun talepleri doğrultusunda özelleştirerek halkın yaşam koşullarını zorlaştırdılar.
Bölünmeler: Bu zor koşullar altında bile, Hanon (Sosyalist Parti’nin kendi önseçiminde en azından kısmen de olsa Hollande’ın politikalarına karşı çıktığı için aday olarak seçilen yöneticisi) ile Mélenchon arasında El Khomri yasasının iptali üzerine inşa edilecek bir ortak adaylık (çünkü her ikisi de El Khomri yasasına itiraz ediyorlardı) olayların seyrini tümüyle değiştirebilirdi. Ama bu iki aday birlik yolunu reddederek bölünmeyi keskinleştirerek Macron’un seçilmesini tercih ettiler.

Bu durum V. Cumhuriyet’in anti-demokratik kurumlarının mantıki sonucudur

V. Cumhuriyet anayasasındaki siyasal seçimlerdeki amaç seçmenlerin farklı programlar arasında bir tercih yapmaları değildir. Nihai seçim beş yılda bir gerçekleştirilecek bir plebisitle taçsız bir kral seçmektir. Üstelik bu seçilecek şahıs tercih ettiğinizden ziyade, en az nefret ettiğiniz şahıs olacaktır.

Böyle bir seçimle gelen başkan, işçi sınıfına ve demokrasiye saldırmak için bütün yetkilerle donanmış olacaktır.

İşte bu yüzden başkanın genel oyla seçilmesine son verilmelidir. Gene tam da bu yüzden V. Cumhuriyetin kurumları yürürlükten kaldırılmalıdır.

Egemen bir kurucu meclis seçiminin zamanı gelmiştir

Seçimlerin ikinci turunun akşamı bütün kurumsal partilerin sorumluları hepbirlikte bu anti-demokratik kurumlara saygılarını sunarken Macron’a da başarılar dilediler.
Bunların bazıları politikalarını hayata geçirmek için yeni Başkanın yardımcılığına soyunmaya aday olduklarını ifade ederlerken, diğerleri de meşru bir muhalefet rolüne soyunmak için genel seçimleri kazanarak Macron’la birlikte yönetimi paylaşabileceklerini ifade ettiler (Mélenchon).

Bütün yetkilerin başkanın elinde toplandığı bonapartist V. Cumhuriyet rejimi altında Millet Meclisindeki muhalefetin neredeyse hiçbir öneminin olmadığını işçiler yılların deneyimleriyle öğrenmiş bulunuyorlar. Muhalefetin tek işlevi, başkanın alacağı işçi düşmanı ve anti-demokratik kararlara bir demokrasi cilası atmaktan ibarettir.

Hollande/Valls hükümetinin kanun hükmünde kararnameler ve 49/3 darbeleriyle Meclisten geçirdikleri işçi düşmanı uygulamalara karşı deneyim sahibi olmuş işçiler şunu dile getirme hakkına sahiptirler: Haklarımızın, varlığımızın, ailelerimizin ve demokrasinin savunulması, V. Cumhuriyetin sahte parlamenter ayak oyunlarından değil, tam tersine bu cumhuriyetin tasfiyesinden ve onun yerine egemen bir kurucu meclisin seçilmesinden geçer.

Çünkü böyle bir mecliste; seçilmiş, görevlendirilmiş, geri çağrılabilir ve denetlenebilir bütün halk delegeleri bütün iktidarı ellerine geçirerek demokrasiye uyan kurumları kurabileceklerdir.

Çünkü bu delegeler bir “üst kurtarıcı”nın dalkavukları olarak değil, siyasal programları temelinde ortaya çıkmış olan listelerin nispi temsiliyle seçilmiş olacaklardır.

Dün, Bugün, Yarın:
Her koşul altında,

Bağımsız Demokratik İşçi Partisi (POID) İşçi sınıfının birliği ve demokrasi için mücadele eder

Partimiz; bir işçi hükümeti taraftarı olarak AB ve V. Cumhuriyetle bağlarını derhal koparacak bir Kurucu Meclis çağrısı yapar. Sınıf mücadelesi içindeki işçilerin ve onların örgütlerinin birliği yanlısı olan partimiz dün El Khomri yasasının kabulüne karşı nasıl mücadele ettiyse, bugün de aynı yasanın yürürlükten kaldırılması için aynı şekilde mücadeleye devam edecektir. Bu yolda, “yüzde 20’lik” gayrimeşru Başkanın ölümcül planlarını engelleyebilmek amacıyla bütün güçlerini siyasal mücadeleye sokacağını taahhüt eder. Partimizin amacı, bu gayrimeşru Başkanın planlarına karşı işçilerin ve onların örgütlerinin birleşik blokunu kurmalarına ve en sağlam birleşik cepheyi gerçekleştirmelerine yardımcı olmaktır.

POID; sınıf temelleri üzerine kurulmuş otantik bir işçi partisinin inşasının acil bir gereklilik olduğunu ileri sürer. Partimiz bu hedefler doğrultusunda, birliğin sağlanabilmesine yardımcı olabilmek ve El Khomri yasasının yürürlükten kaldırılması için, Sosyal Güvenlik ve Çalışma Yasasını tehdit eden saldırıları püskürtebilmek amacıyla V. Cumhuriyet rejimine son verecek bir Kurucu Meclisin yolunu açmak için genel seçimlerde adaylar gösteriyor. Bu doğrultuda, bütün işçileri, militanları ve gençleri önümüzdeki günlerde ülkenin dört bir yanında örgütleyeceği toplantılara katılıp tartşmalarda söz almaya davet ediyor.

Bağımsız Demokratik İşçi Partisi (POID) Ulusal Bürosu

Paris, 7 Mayıs 2017- Saat 22.30