— İbrahim Devrim
Emperyalizm ve bölgedeki kuklaları Suriye ordusunun Halep’te ablukaya aldığı cihatçıları kurtarmak için çırpınsalar da Suriye ordusunun ilerleyişi devam ediyor. Halep çok kısa bir süre içerisinde Suriye ordusunun zaferine sahne olacak. ABD, cihatçılarını kurtarmak için elinden ne geliyorsa yaptı. Zaman kazanmak amacıyla her zaman yaptığı gibi ateşkes çağrılarını tekrarladı. Ateşkes çağrıları karşılıksız kalınca, Suriye ve müttefiklerine tehditler yağdırdı. Yine sivillerin hedef alınması, hastanelerin vurulması gibi yalan haberler ardı ardına yayınlanarak özellikle Suriye rejimine destek verebilecek ülkeler üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldı. Kuşatma altındaki El-Nusracıları kurtarmak için Eyfel kulesi bile karartıldı. Tüm çabalar karşılıksız kalınca ve Halep’i kaybedeceklerini anlayınca, önce AB ardından ABD, cihatçılar Halep’te kaybetseler de savaşı devam ettireceklerini ilan ettiler. Bu açıklamalar savaşın Halep zaferiyle bitmeyeceğini, emperyalizmin bölgeyi kana bulamaya devam edeceğini gösteriyor. Diğer taraftan, Halep’in kurtarılması nihai zafer anlamına gelmese de emperyalizm Halep’te yenildi. Suriye’de emperyalistlerin bozguna uğratıldığı en önemli ve büyük cephe olan Halep’te kazanılan bu zaferin çok büyük, tarihi bir zafer olduğu tartışma götürmez.
Suriye halkının direnişi emperyalizmi gerileterek şimdiden çok büyük kazanımlar elde etti. Rejiminin beş yıldır yıkılamamış olması emperyalizm ve kuklalarının bölgedeki hegemonyasını sorgulanabilir kıldı. Gerçeklerin açığa çıkmasına olanak sağladı ve emperyalizmin yalanlarını gözler önüne serdi. Bize saygın basın kuruluşları olarak yutturulmaya çalışılanların yalanları öylesine ortaya saçıldı ki itirazlara cevap verme kaygılarını mecburen bir kenara bıraktılar. Artık özensiz bir biçimde kendilerini besleyenleri mutlu etmek için küçük bir sorgulamayla yalan olduğu anlaşılabilecek kurgularla kara propagandaya devam ediyorlar. Çok daha fazla insan için geri dönülmez biçimde, güvenilir haber kaynakları olmaktan çıkmış durumdalar ve kitleler üzerindeki etkilerini giderek kaybediyorlar.
Suriye halklarının direnişi bölgede emperyalizmin planlarını bozdu. Suriye rejimi yıkılmadıkça, Suriye’deki yıkımın psikolojik ve politik liderliğini yapan Batılı liberallerin ve ortakları siyasal İslamcıların prestiji azaldı. Suriye’de direnişin sürmesiyle her geçen gün daha fazla yalanın ortaya çıkması liberallerin güvenilirliğini azalttı. Liberallerin sözcülüğünü yapan birçok basın kuruluşu, yardım kuruluşu, vakıf, siyasi parti vs. itibarını giderek daha fazla kaybediyor. Bunun sonucu olarak Suriye rejiminin yıkılması için kamuyou oluşturamıyorlar. Tam tersine Suriye’de akan kanın sorumlusu oldukları için kamuoyu baskısını kendi üzerlerinde hissediyorlar.
Burjuva demokrasisinden dahi söz edilemeyecek rejimleri yöneten siyasal İslamcıların iktidarları sarsılmadığı sürece yalanlarının ortaya çıkmasından kaygı duymalarını ya da kamuoyu baskısından endişelenmelerini gerektirecek bir durum yok. Fakat savaşı kaybettikçe, hem karşılarındaki muhalefet büyüyor hem de uluslararası sermayenin gözünde değersizleşiyorlar. AKP, Müslüman Kardeşler, Suudi ve körfez rejimleri Suriye direndikçe zayıflamaya devam ediyor. Dengeler değiştikçe uluslararası sermaye için vazgeçilecek, rafa kaldırılacak projeler haline geliyorlar. Bu nedenle, varlıklarını emperyalizme borçlu olan AKP, Müslüman Kardeşler gibi hareketler iktidarlarını koruma refleksiyle emperyalizm ile zaman zaman anlaşmazlıklar yaşayabiliyor.
Halep zaferi sadece Suriye halkı için değil Türkiye halklarının da dahil olduğu Ortadoğu haklarının baskıcı ve emperyalizmin çıkarlarına hizmet aşkıyla hareket eden iktidarlardan kurtulması için de önemli bir adım olacak. Halep’te emperyalizmin yenilmez olmadığını gördük. Ezilen halklar ve emekçiler emperyalizme karşı mücadele ettiklerinde emperyalizmi yenilgiye uğratabileceklerini Halep’te tekrar gördüler. Bu nedenle Halep zaferi çok önemli ve tüm dünyadaki ezilen halklar açısından da zafer anlamına geliyor. Halep’in ardından tüm Suriye’de emperyalizmin yenilgiye uğratılması ezilen bölge hakları ve işçi sınıfı için yeni bir umut olacak. Suriye emekçilerinin emperyalizmi ülkelerinden defetmeleri Vietnam zaferi gibi tüm dünya emekçilerine ilham verecek.
Rusya 1991 öncesi SSCB değil, yani ABD emperyalizmine karşı Vietnam’ın ulusal kurtuluş mücadelesini destekleyen devlet değil, ama gene de kendi çıkarları gereği olsa da Körfez devletleri ile birlikte Suriye’de ve Yemen’de insanlık suçları işleyen ikiyüzlü ABD ve AB emperyalistlerine göre Ortadoğu’da daha “açık” bir siyaset izliyor. Her türlü emperyalist saldırganlığı yaptıktan sonra Haleplilerin yaşadıkları sözde “insani dramı” kullanmaya çalışmıyor. Ve tabii ki Esad yönetimi de Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi değil, ama mevcut durumda Suudi Arabistan, Türkiye, İsrail gibi emperyalizmin güdümündeki ülkelerin düşmanı olmaya devam ediyor.