— ABD Socialist Organizer (Sosyalist Örgütçü) açıklaması, 9 Kasım 2024
Sermaye medyasının 5 Kasım seçimleriyle ilgili açıklamalarına bakacak olursak, seçmenlerin dramatik bir şekilde faşizme doğru sağa kaydığı ve ABD işçi sınıfı ile Siyah, Yerli ve Renkli Halk (BIPOC) topluluklarının tarihi bir yenilgiye uğradığı sonucuna varmak gerekir. Ama yanılıyorlar.
5 Kasım’da yenilgiye uğrayan işçi ve BIPOC topluluklarının yanlış yönlendiricilerinin Demokrat Parti’ye yönelimi ve yine onların – söylemleri ne kadar radikal olursa olsun- Demokratları desteklemenin bir şekilde yükselen faşizm dalgasına karşı bir siper olabileceği yönündeki yanlış beklentileriydi. Ama beklentinin kendisi doğru değil.
Doğru, çalışan insanlar ve ezilen BIPOC toplulukları ciddi bir darbe aldı. Doğru, cesaret kazanmış bir hükümetin ve kurumsal elitin saldırıları artacaktır.
Ama ancak ABD sendikal hareketinin ve BIPOC örgütlerinin onarılamaz bir şekilde parçalanması ve göçmenlerin topluca sınır dışı edilmiş olması bir yenilgi anlamına gelirdi; ki henüz böyle bir durum söz konusu değildir.
Şu anda yenildiğimizin iddia edilmesi, artık emekçilerin ve BIPOC topluluklarının durumu tüm sömürülenler ve ezilenler lehine çevirme şansının kalmadığını söylemek anlamına gelecektir. Oysa bugün bizim hala yapabileceğimiz ve gecikmeksizin yapmamız gereken bu doğrultuda mücadeleye girmektir.
Trump’ın Oyu Artmadı, Yükselen Sağcı Bir İrade Yok! Olan Demokratlara Karşı Bir Referandumdu!
Trump’ın sirkine herkes kanmadı. Giderek artan sayıda seçmen bir protesto biçimi olarak seçim günü evde kaldı. Buna “Katılımda Çöküş!” adı verildi.
Oyların %93’ü sayıldığında, Trump oy kullananların yaklaşık %50,5’i tarafından seçilirken, Harris oyların %47,9’unu aldı. Oy verme yaşındaki nüfusun sadece %26’sının Trump’a oy vermiş olması dikkat çekicidir. Aslında, Trump 2020’de aldığından daha fazla oy almazken (yaklaşık olarak aynı oyu aldı), Harris 2020’de Biden’ın aldığından 10,9 milyon daha az oy aldı.
Sadece bu istatistikler bile Trump’ın Amerikan halkından sağcı bir yetki aldığı iddiasını yalanlıyor. Sağcıların oyları artmadı ama Demokratların oyları kesinlikle düştü: yaklaşık 11 milyon!
Demokrat Parti, milyarder sınıf tarafından finanse edilen ve kontrol edilen kapitalist bir partidir. İşçilerin çıkarlarını ilerletmek için kullanılamaz. Harris’in kampanyası, geçmiş Demokrat başkanların geleneklerini izleyerek, emekçileri yabancılaştırdı ve Cumhuriyetçilerin zaferine giden yolun açılmasına yardımcı oldu. Nebraska ve Missouri gibi Trump’a oy veren kırmızı eyaletlerde bile aynı sandıkta asgari ücretin artırılması ve ücretli hastalık izninin yürürlüğe sokulması gibi işçi yanlısı önlemlerin kabul edilmiş olması dikkat çekicidir. Sermaye medyasının bizi inandırmak istediği gibi sağın bir sandık zaferinden çok uzak bir durumdayız.
Demokratların Fiyaskosunu Açıklayan Bazı Nedenler
- Newsweek dergisi (7 Kasım) “Demokratlar Harris’i Neden Reddetti?” başlıklı bir haber yayınladı. Derginin ana cevabı ekonomiye odaklanıyordu. “Seçmenler COVID sonrası yıllardaki yüksek enflasyon nedeniyle hayal kırıklığına uğradı. … Ekonomik kriz büyük ölçüde göz ardı edildi ve böylece seçmenler hayal kırıklıklarının acısını Harris’ten çıkardı.”
- Intercept dergisi (7 Kasım) bu konuda Kuzey Philadelphia’da çalışan Kandice Cabeza’dan bir alıntı yaptı:
- “Siz [Harris] insanlar için ne yapıyorsunuz? Hayat pahalılığı, gıda, tıbbi yardım, sağlık faturaları gibi konularda ne değişiyor? Bu konuda bir şey duymadım. Kimin Bir Numara olacağı konusunda kavga ediyorlar, peki ya biz?”
- Kamala Harris’in kampanyası öncelikle savaş suçlusu Dick Cheney gibi “neo-conları” hedef aldı. Bu “merkeze doğru taktiksel kayma” kampanyasına yeni seçmenler kazandırmadı; hatta pek çoğunu uzaklaştırdı.
- Harris kampanyasında, Trump’ınkilerden neredeyse hiç ayırt edilemeyen sert sınır ve göç politikaları savunuldu. Harris Trump’ın politikalarını reddetmedi. Bunun yerine Trump’ı sadece Biden/Harris yönetimi sırasında bu politikanın uygulanmasını engellediği için eleştirdi.
- Biden gibi Harris de İsrail’in Gazze’deki (Lübnan ve Batı Şeria’da da) soykırımını destekledi ve bu konuda Soykırım Joe’dan ayrı düşmeyi reddetti. Üstelik anketler seçmenlerin ateşkesi desteklediğini ve birçoğunun da ABD’nin İsrail’e silah sevkiyatına son vermesini desteklediğini göstermesine rağmen.
- Harris’in büyük ölçüde gizli tutulan ekonomik planı Wall Street ve Silikon Vadisi tarafından hazırlanmıştı. Çalışan insanların ihtiyaç ve taleplerine hitap etmiyordu.
- Kürtaj hakları konusunda: Demokratlar, kadınların Trump’ın kürtaj yasaklarına ve SCOTUS’un (ABD Yüksek Mahkemesi) kararlarına karşı çıkacağına güveniyordu. Bu Harris’in kampanyasının en önemli sloganlarından biriydi. Bunun kendilerini başarıya taşıyacağını umuyorlardı.
Oy kullanan kadınların yüzde elli dördü Demokratlar için oy kullandı, ancak bu hiçbir şekilde bir seferberlik değildi. Kadınlar, Trump’a oy veren eyaletlerde bile oy pusulaları yoluyla meseleyi kendi ellerine aldılar. (Bu eyaletlerin 10’undan yedisi kürtaj yanlısı önlemleri kabul etti. Güneydeki kilit eyalet Florida’da da %60’lık bir baraj olmasaydı, kürtaj hakkı lehine kullanılan %57 oy başarılı olacaktı).
Harris’in de Biden gibi kadınlara sunabileceği hiçbir şey yoktu; Harris’in pozisyonu, sadece masasına bir yasa tasarısı gelirse imzalayacağı yönündeydi. ABD’deki kadınlar, bunun çıkmaz ayın son Çarşambası demek olduğunu biliyorlar.
Demokratlar, bu konuda, Kongre’nin kontrolünü ellerinde bulundurdukları esnada harekete geçmediler. Her bütçe yasasına onay verdiler – kürtaj finansmanını kısıtlayan Hyde Değişikliği’ni içeren bütçe de bunun içerisinde olmak üzere. Bu, Demokratların kürtaj konusundan her seferinde nasıl kaçtıklarının sadece bir örneğidir.
İşçi Hareketi Neden Çok Önemli
Yaklaşık 10 milyon üyeli sendika federasyonunun – işçi bürokrasisi aracılığıyla – Demokrat Parti’ye bağlılığının devam etmesi, karşılaştığımız en büyük engeldir. Bağımlı işçi hareketi her seçimde Demokrat Parti adaylarına milyonlarca dolar katkıda bulunmaktadır. Bu sendikalar milyonlarca üyesini telefon bankacılığı ve kapı çalma faaliyetleri için seferber ediyorlar. Bağımlı işçi hareketinin desteği olmadan Demokrat Parti adaylarının hiçbir şansı olamaz. Oysa bu kaynaklar siyasi bir alternatif inşa etmek için kullanılabilir.
Bağımlı işçi hareketinin Demokrat Parti’ye boyun eğmeye devam etmesi, nihayetinde Demokratların fiyaskosunu açıklayan ana faktördür.
Joe Biden’ın Birliğin Durumu konuşması sırasında UAW (Otomobil İşçileri Sendikası) Başkanı Shawn Fain’ın öne çıkarılması ve kendi onayıyla ulusa Demokrat Parti’nin “en iyi dostu” olarak sunulması ile bu tabiiyet ve kooptasyon özellikle görünür oldu. Biden’ın bu konuşmasının Gazze’deki soykırımı sürdürmek ve Ukrayna’daki bitmek bilmeyen savaşı körüklemekle ilgili olduğu ve kendisine Soykırım Joe lakabını kazandırdığı unutulmamalıdır.
İhtiyaç duyulan şey, emek hareketinin Demokrat Parti’den kopması ve BIPOC ve işçi sınıfı örgütleriyle ittifak halinde bir İşçi Partisi inşa etme mücadelesine demir atmasıdır. Ve bu, her iki kapitalist partiden de temiz bir kopuş olmalıdır.
Engelleri Aşmak
Bize göre, tüm Demokrat Parti’nin peşinden ayrılmayanlar, başta işçi sendikalarının bürokratları, Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar) ve AOC-DSA-Bernie [AOC: Alexandria Ocasio-Cortez ve Bernie Sanders, Demokrat Parti’nin sol kanadını oluşturan DSA (ABD Demokratik Sosyalistleri) grubuyla ilişkili politikacılar – çn.] kanadı olmak üzere herkes, emekçilerin ve ezilen BIPOC topluluklarının emek, ekonomik ve diğer sosyal adalet hakları için verdikleri mücadelede karşılarına çıkan en büyük engellerdir.
Bernie Sanders Harris’i “işçi sınıfını terk etmekle” suçladı ve şu soruyu sordu: “Demokrat Parti’yi kontrol eden büyük şirketler ve yüksek maaşlı danışmanlar bu felaket kampanyadan gerçek bir ders çıkaracak mı?” Aslında sorunun kendisi Sanders’ın uzun zamandır üstlendiği rolü özetliyor: Bağımsız siyaseti yükseltmeye yönelik her türlü girişimi kapitalist Demokrat Parti çerçevesi içerisine geri döndürmek.
Daha “solcu” bir dille, başkanlık seçimlerinin arifesinde ABD Demokratik Sosyalistleri (DSA) liderliği “İşçiler Daha İyisini Hak Ediyor” başlıklı bir bildiri yayınladı. Şöyle diyorlar: “Eğer Trump kazanırsa, suç Kamala Harris’in ve Demokrat Parti kurulu nizamının olacaktır.”
Ve bir dahaki sefere “Yeni bir işçi sınıfı siyasi partisi inşa etmek isteyen daha fazla adaya ihtiyacımız olacak” diye de ekliyorlar.
DSA bir İşçi Partisi’nden, kapitalizmin ikiz partilerinden bağımsız bir siyasi parti inşa etmekten bahsetmiyor. DSA liderliği Demokrat Parti’de reform yapmaktan ve onu bu “yeni kitlesel işçi sınıfı partisine” dönüştürmekten bahsediyor.
Peki ama DSA kimi kandırmaya çalışıyor? Sadece son dönemde yaşanan bir-iki olaya bakmamız yeterli: DSA üyeleri Jamaal Bowman ve Cori Bush’un Temsilciler Meclisi’nden çıkarılmasında ve Jessica Cisneros’un önemli bir Teksas yarışında Demokrat Parti adayı olmasının engellenmesinde Demokrat Parti etkili olmuştur.
DSA liderliği tüm bunlara karşın Demokrat Parti ön seçimlerine katıldı. DSA liderliği, geçtiğimiz 6 Ağustos’ta Tim Walz’un başkan yardımcısı adayı olarak gösterilmesini “DSA’nın ve solun büyük zaferi” olarak sundu.
Daha da kötüsü, 20 Nisan’da Kongre’de hem AOC hem de Cori Bush, Ukrayna’daki savaşı körüklemek için 61 milyar dolarlık ek askeri harcamayı ve ABD’nin Çin’e karşı askeri provokasyonları için 8 milyar dolarlık ek harcamayı desteklemek üzere oy kullandılar – tüm bunlar DSA liderliğinden tek bir protesto sözcüğü bile duyulmadan yapıldı!
Siyahların Kurtuluşları için meşru taleplerini Demokrat Parti’ye yönlendiren tüm Siyah yanıltıcılar da aynı derecede suçludur. Bu durum, Demokrat Parti’ye bağlı STK’lar içindeki BIPOC yanlış yönlendiricileri için de geçerlidir.
Trump’a Karşı Birleşik Cephe Direnişi ve Bağımsız Bir İşçi Sınıfı Partisi İnşa Etmek
On yıllardır görülmemiş bir grev dalgasının gösterdiği işçiler arasındaki yeni militanlık bize, emeğin işyerlerinde ve kamusal meydanlarda topluluk aktivist gruplarıyla yan yana bağımsız eylemde bulunması ve yerel düzeyden başlayarak siyasi arenaya kendi adına katılması için açık kapılar olduğunu söylüyor.
Bu nedenle önümüzdeki yılın başında, işçilerin ve BIPOC’un acil taleplerini – Trump göreve gelir gelmez ayaklar altına alacağı talep ve hakları – desteklemek üzere mücadeleyi örgütlemek üzere ülke çapında emek ve toplum meclislerinin toplanmasını öneriyoruz.
Faşizmin rüzgarına kapılamayız. En acil olarak, sendikaları (özellikle AFL-CIO ve Change to Win) ve BIPOC örgütlerini, Trump’ın göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme planını, grevci işçilere yönelik saldırıları ve Filistin’deki soykırıma direnen öğrencilere ve işçilere yönelik tüm gerici saldırıları durdurmak için göreve başlama gününde ve sonrasında kitlesel seferberlikler, yürüyüşler ve grevler düzenlemeye çağırıyoruz. Emek, Trump’ı durdurabilecek tek toplumsal güçtür.
Ayrıca, faşizme karşı bu birleşik cephe eylemleri kapsamında, Demokratlar ve Cumhuriyetçilerden net bir kopuşu teşvik etmek isteyen ve ezilenlerin sendikalarında ve topluluklarında kök salmış kitlesel bir bağımsız işçi sınıfı partisinin oluşumunu destekleyen herkese açık olan emek ve topluluk meclislerinin oluşturulması çağrısında bulunuyoruz. Bu tür hareketler arası meclisler veya koalisyonlar daha sonra yerel seçimler (okul kurulları, belediye meclisleri, vb.) için bu meclislere karşı sorumlu adayları demokratik olarak seçecek ve bağımsız bir işçi sınıfı siyasi programını teşvik ederken aynı zamanda seçim arenasının sağladığı platformu işyerlerimizde, okullarımızda ve topluluklarımızda faşizme karşı kitlesel seferberlikleri derinleştirmek için kullanacaktır.
Ancak bu şekilde, aşağıdan yukarıya, sermayenin ikiz partilerini yenilgiye uğratabilecek ve insanlığın ve gezegenin karşı karşıya olduğu varoluşsal krizi ele alma sürecini başlatabilecek yeni bir kitlesel bağımsız işçi sınıfı partisinin yapı taşlarını oluşturmaya başlayabiliriz.
Demokrat Parti, barışı, ırksal ve toplumsal cinsiyet eşitliğini, iklim adaletini ve ekonomik güvenliği inşa etmek yerine kapitalist sınıfın emirlerini yerine getirdiğini, Filistin’de şu anda insanlığı yok eden bir nükleer savaşa dönüşebilecek bölgesel bir çatışmaya dönüşen korkunç bir soykırımı bile finanse edecek kadar ileri giderek kanıtlamıştır.
Demokrat Parti, faşizmi mümkün kılan siyasi iklimi mümkün kılan işçi karşıtı politikalarıyla Trump’ın kazanmasına izin verdi. Yeni Trump yönetiminin tehlikeli, hatta faşizan hedeflerini yenmek istiyorsak, düşmanlarımızı desteklemeyi bırakmalı ve bizi temsil eden bir parti inşa etmeliyiz.
Socialist Organizer’ın yukarıda özetlediği stratejiyi destekleyen bir örgüt olan Bağımsız Parti için Emek ve Topluluk’u (LCIP) kurmak için lütfen bize katılın.
Aynı derecede önemli olarak, ileriye giden yolun, toplumun zenginliğini toplumdaki tüm değeri yaratanların, yani işçilerin demokratik kontrolüne veren, işçi sınıfı tarafından ve işçi sınıfı için sosyalist bir devrim gerektirdiğini belirtiyoruz. Bu amaçla sizi, 40’tan fazla ülkede militanları bulunan devrimci bir uluslararası örgüt olan Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kurulması için Örgütlenme Komitesi’nin ABD şubesi olan Socialist Organizer’a katılmaya davet ediyoruz.
Sizden haber almayı, açıklamamız üzerine düşüncelerinizi duymayı dört gözle bekliyoruz. Ayrıca sizi çalışma gruplarımıza ve forumlarımıza katılarak Sosyalist Örgütçü’ye katılmak için adım atmaya teşvik ediyoruz.
Kaliforniya’daki Demokrat merkezlerde seçime katılım oranları dibe vurdu
— Bradley Wiedmaier
Demokrat merkezlerde başkanlık seçimlerine normal katılım oranı oyların %80’i civarında seyretmektedir. 5 Kasım 2024 seçimlerine katılım kayıtlara geçen en kötü katılım oranına ulaşmıştır, neredeyse rekor kırılmıştır. Oakland Alameda County – %24,3; San Francisco City & County – %45,1; Sacramento – %35,0; San Jose Santa Clara County – %44,7; Los Angeles – %46,9; ve hatta genellikle en yüksek Demokrat katılım oranına sahip olan San Francisco’nun Marin County banliyölerinde bile katılım oranı sadece %45 olmuştur.
Seçmenlerin Demokrat merkezlerde sandığa gitmemesi, son birkaç seçim döneminde bir düzineden fazla eyalette kabul edilmiş olmasına rağmen eyalet çapında başarısız olan hapishane köleliğinin sona erdirilmesi (Önerge 6) de dahil olmak üzere bir dizi düzenlemenin yasalaşma olanağı bulamamasına yol açtı.
Bu rakamlar tüm seçim bölgeleri için geçerlidir, ancak daha sonra sayılan oy pusulalarının göreceli hacmiyle biraz değişebilir. Ancak yukarıda yazılmış olanlardan çok da farklı olmayacaklardır.
Demokratların bu çöküşü, katılımın %70’lerde olduğu Sierra Nevada ilçelerinde olduğu gibi Cumhuriyetçi merkezlerdeki yüksek katılımla tezat oluşturmaktadır.
Demokratların en tehlikeli aday karşısında daha az kötüyü seçmek yönünde seçmeni ikna etme konusundaki bu önemli başarısızlığı daha önce görülmemiş bir durumdur ve gerçek bir İşçi Sınıfı Siyasi Partisi alternatifi sunma çabasının ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir.